Yaş, doğurganlık ve kısırlık
Kişinin yaşı fertilite üzerinde direk etkiye sahiptir. Hemen herkes kadının yaşı ilerledikçe gebe kalma potansiyelinin azaldığından haberdardır.
Kişinin yaşı fertilite üzerinde direk etkiye sahiptir. Hemen herkes kadının yaşı ilerledikçe gebe kalma potansiyelinin azaldığından haberdardır.
Anne karnında bebeğin gelişme geriliği göstermesi İntrauterin (rahim içi) gelişme geriliği (IUGG) olarak adlandırılır ve bebeğin (fetüs) standart ağırlığın yüzde 10 altında bulunduğu durumdur.
Su gebeliği olarak da adlandırılan bu durumda gebelik kesesini oluşturan zar ve plasenta oluşurken bu yapıların içinde bir bebek bulunmaz. Tanısı ultrasonda embriyo ve kalp atımları görülmesi gereken haftalarda kesenin boş olarak izlenmesiyle konur.
Tüp bebek tedavisinde kullanılan tartışmalı tekniklerden birisi de kültür ortamında insan emriyolarının gelişimini desteklemek üzere "besleyici hücreler"in (farklı türdeki hayvanlardan farklı hücre tipleri) kullanımıdır.
Bebeğiniz tüm hamileliğiniz süresince amniyon kesesi adı verilen bir kese içinde gelişimini sürdürür. Bu kesenin içi amniyon sıvısı adı verilen bir sıvı ile doludur. Amniyon sıvısı statik bir sıvı olmayıp sürekli emilim ve yapım halinde bulunur.
Günümüzde tıp çevrelerinin hemfikir olduğu konulardan biri annelerin bebeklerini emzirmelerinin çok önemli olduğu. Emzirmenin sağlıklı olmasının dışında anne ile bebek arasında özel bir bağ oluşturduğu da bilinir.
Kısırlık tedavisi sırasında çiftlerin çoğunda cenin (embriyo) gelişmesine rağmen gebelik olmaz. Döllenme olmasına rağmen gebelik oluşmamasının nedeni çoğu zaman embriyonun rahime yerleşme safhasında sorun yaşanması.
Gebeliğin 20. Haftasından önce ya da fetal ağırlığın 500 gramın altında olduğu dönemde gebeliğin sonlanmasıdır. Bu olay kendiliğinden olduğunda spontan düşük adını alır.
Tıp teknolojisindeki hızlı gelişmeler, bugüne kadar açıklamakta zorlandığımız pek çok problemi tanımlamamızı ve çareler üretmemizi sağlar.
Erkekler kadınlarla kıyaslandığında çok duygusal değiller. Ancak söz konusu kısırlık olduğunda, erkekler de bir hayli hassaslaşabiliyor. Çocuğu olmayan çiftlerin %30 - 50'sinde problemin erkekten kaynaklandığı düşünüldüğünde haksız da sayılmazlar.