Aşırı Süt Üretimi (Hiperprolaktinemi)

Aşırı Süt Üretimi (Hiperprolaktinemi)

Günümüzde tıp çevrelerinin hemfikir olduğu konulardan biri annelerin bebeklerini emzirmelerinin çok önemli olduğu. Emzirmenin sağlıklı olmasının dışında anne ile bebek arasında özel bir bağ oluşturduğu da bilinir. Ancak kadınlara doğanın armağanı olan emzirme yeteneği, emzirme dönemi dışında ortaya çıktığında  “Hiperprolaktinemi” yani süt hormonunun fazla salgılanmasının bir göstergesi olabilir.

Kadınlarda görülen fazla süt üretimini daha iyi anlayabilmek için öncelikle prolaktin hormonunu ele almak gerekir. Beyinde hipofiz adı verilen bölge tarafından salgılanan bir hormondur prolaktin. Kandaki normal değeri 10-25 ng/mldir. Vücuttaki asıl görevi sütün üretilmesini sağlamak.

Üretilen sütün meme uçlarından salınmasının sorumlusu ise oksitosin adı verilen başka bir hormon. Prolaktin, hipofiz dışında az miktarlarda endometrium ve myometriumdan da (rahim iç zarı ve rahim kası) salgılanır.

Prolaktinin salınımı pek çok faktöre bağlı. Ancak asıl olarak dopamin adı verilen bir madde prolaktin salınımından sorumludur. Vücutta 5 değişik türde prolaktin var. Bunların herhangi bir andaki bioaktivite ve immunoaktiviteleri farklı. Bioaktivite hormonun vücutta etki yaratmasını anlatırken, immunoaktivite kabaca yapılan kan testlerinde saptanmasıdır.

Bunu şöyle bir örnekle anlatabiliriz. Vücutta fazla olan prolaktin süt salınımına ve adet düzensizliğine neden olur. Buna hormonun bioativitesi denir. Ancak klinik olarak yakınmalar olsa bile kan testlerinde hormon düzeyleri normal olarak bulunabilir. Bu örnekte verilen hastada bioaktivite yüksek, ancak immunoaktivite düşüktür.

Tam tersi durumlar da söz konusu olabilir. Yani kan hormon düzeyleri yüksek olmasına rağmen hastada klinik bir bulgu yoktur. Bu kişide de hormonun immunoaktivitesi yüksek, bioaktivitesi düşüktür.

Prolaktin fazlalığı kadınların yaklaşık 3’te birindeki adet gecikmelerinin nedenidir. Aynı zamanda düzeyi yüksek olan kadınların 1/3’ünde galaktore yani memelerden süt gelmesi görülür. Galaktoreli kadınların da 1/3’ünde ise adetler normaldir.

Prolaktin adet görmede rol alan GnRH adı verilen hormonların salınımını bozarak adet gecikmelerine ve kısırlığa da neden olabilir. Prolaktin düzeyi ile klinik bulgular çoğu zaman birbiriyle paralel olmazlar. Hormon düzeyi yüksek kadınların bir kısmında hipofizde adenom adı verilen tümör bulunur. Ancak bu tümör kötü huylu, yani kanser değildir. Büyüklüğü 10 mm’den az olan tümörlere mikroadenom, daha büyük olanlara ise makroadenom adı verilir.

Hiperprolaktinemi belirtiler

Hiperprolaktineminin en sık görülen belirtisi memelerden süt gelmesi ve adet düzensizliğidir. Ayrıca adet görmeme, kısırlık gibi şikayetler de olabilir. Çok büyük tümörlerde şiddetli baş ağrıları ve görme bozuklukları ortaya çıkabilir.

Hiperprolaktineminin neden olduğu hastalıklar

-Galaktore: Galaktore memelerden uygunsuz sıvı gelmesi demek. Bu sıvı genelde beyaz veya renksizdir. Her iki memede ya da tek birinde olabilir. Galaktoreye neden olan durumlar şunlardır:

Östrojen fazlalığı (doğum kontrol hapları, östrojen salgılayan kistler gibi nedenler),
Uzun süre emzirme,
Bazı ilaçlar,
Stres,
Beyin lezyonları,
Tiroid hormonu azlığı,
Hipofiz adenomu,
Miyom gibi patolojik prolaktin salgılanmasına neden olan sebepler.

-Amenore: Adet görmeme. Prolaktini yüksek kadınların yaklaşık %33’ünde görülür.

-İnfertilite: Prolaktin yüksekliği GnRH salınımını bozarak yumurtlama bozukluklarına ve dolayısıyla infertiliteye neden olur.

Tanı nasıl konur?

Hiperprolaktinemi yani kanda prolaktin fazlalığının tanısı kanda bu hormonun düzeyinin incelenmesi ile konur. Düzey yüksek bulunduğunda adenom olup olmadığının anlaşılması için ilk önce kafa filmi çekilir. Burada kemik yapılarda deformasyon saptanmaz ise tomografi ya da manyetik rezonans çekilmesi gerekebilir. Bu şekilde tanı konur. Eğer hormon düzeyleri çok yüksek değil ise kanda hormon tayini dışında ek bir tanı yöntemine gerek yoktur.

Hangi tedavi şekilleri uygulanır?

Eğer tek sorun galaktore ise genelde tedavi gerektirmez. Beraberinde prolaktin de yüksek bulunursa seviyesi önemlidir. Seviye 100 ng/ml’den düşük ise ileri bir tanı yöntemi gerekmez. Hasta ilaç tedavisinden fayda görür. İnfertilite nedeninin prolaktin yüksekliği olarak saptandığı ve değerin 100’den düşük olduğu hastaların %80’i ilaç tedavisi ile gebe kalır. Değer 100 ng/ml’den yüksek bulunursa ileri tetkik gerekir. Çekilen filmler neticesinde mikroadenom bulunursa yine tek başına ilaç tedavisi ve takip önerilir. Bunların dışında 100’den büyük değerlerde ise cerrahi müdahale gerekli olabilir.

**Gebelik ve Prolaktin
**

Gebeliğin 8. haftasından itibaren prolaktin düzeyleri kanda artmaya başlar ve doğuma yakın en yüksek düzeyine ulaşır (200-400 ng/ml). Prolaktin memenin büyümesini uyarır ve gebelik esnasında süt kanallarından klostrum adı verilen ve halk arasında ağız da denilen maddenin yapımını sağlar. Gebelik sırasında kanda yüksek oranda bulunan progesteron hormonu tam manasıyla süt yapılmasını engeller. Doğumdan sonra progesteron ortamdan kalktığı için süt üretimi başlar. Bu nedenle doğumdan sonra sütün gelmesi 72 saati bulabilir.

Emzirmeyen annelerde ise doğumdan sonra 7 günde kan düzeyleri normal gebelik öncesi seviyelerine iner. Gebelikte prolaktinin bebeğin akciğer gelişminde rol oynadığı ve yine bebeğin anne tarafından yabancı cisim olarak algılanıp atılmasını engellediği ileri sürülür.